“Güvenli yazılım için de birincil kriter herhalde yerli, milli olmasıdır. Bugün artık her bilgi stratejiktir. Sadece güvenlikle ilgili konular değil; tapu kayıtlarından, nüfus kayıtlarına varıncaya kadar her bilgi stratejiktir ve kötü niyetli insanların elinde silaha dönüşebilir.”
Dijital çağın doğal bir yansıması olarak yazılım gerçeği hayatımızın çok önemli bir parçası olmuş durumda. Artık her attığımız adımda ya bir yazılımla veya uygulaması ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bunu işleyen sistemler içinde çok fazla düşünme ihtiyacı hasıl olmayabilir. Markette kullandığımız kredi kartının ya da şehir hatlarında kullandığımız biniş kartının, elimize tutuşturulan herhangi bir faturanın, arabamızla dolaşırken içine girdimiz MOBESE sistemlerinin veya herhangi bir otoparka girdiğimizde yapılan kaydın bir yazılım ürünü olduğunu düşünmeyebiliriz.
İşin gerçeği tüm bunlar birer yazılım eseridir ve hayatımızı da mütemadiyen kontrol etmekte ve kayıt altında tutmaktadır.
Yani kısaca yazılım en makro düzeyden en mikro düzeye küresel anlamda tüm evreni korkunç karmaşa ve bir o kadar da korkunç bir boyuta, kontrollü bir ağ içerisine hapsetmiştir.
Önümüze bir dünya haritası alsak ve orada tüm kara yolları, tüm deniz yolları, tüm demir yolları, tüm hava yolları tüm uzay araçlarının yolları işaretli olsa, hatta şimdilerde dronlar da havada önemli bir yer işgal ediyorlar, onların da yolları işaretli olsa, nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalırız? Adeta tüm dünya üst üste birkaç örümcek ağıyla sarmalanmış gibi bir görüntü önümüze çıkacaktır.
Halen dünyada tüm finansal sistemler, bankacılık sistemleri, ulaşım ve iletişim sistemleri ve özellikle güvenlikle ilgili sistemler, ayrıca ileri makine ve silah sistemleri tamamen yazılımlar aracılığı ile varlığını sürdürmektedir.
Türkiye bu gerçeği küresel pazarlarda iddiasını arttırdıkça çok daha iyi anlamaya başladı. Özellikle Sanayi 4.0 olgusu, sanayinin gelecekte yazılım desteği olmadan büyüyüp gelişmesinin mümkün olamayacağını gösteriyor. Çünkü yazılım sadece helikopter, uçak gibi gelişmiş savunma sanayi ürünlerinin değil karmaşık tüm makine ve cihazların beynini oluşturuyor.
Sadece üretilen mal ve ürünler açısından değil şirketlerin önemli bilgilerinin de yazılımlar üzerinden saklandığı, iletildiği ve işlediği bilinen bir gerçek.
Tüm bu sebeplerle hem kamu hem de Türkiye’nin reel gücünü oluşturan üretim ve sanayi kesimi için milli ve güvenli yazılım olmazsa olmaz bir boyut kazanmış durumda.
Bunu anlamak için siber saldırıların ve sanayi casusluğunun dünyada ne kadar yaygın şekilde gündeme geldiğine bakmak yeterlidir. Sadece güvenlikle ilgili konular değil; tapu kayıtlarından, nüfus kayıtlarına varıncaya kadar her bilgi stratejiktir ve kötü niyetli insanların elinde silaha dönüşebilir. Bu durum doğal olarak yazılımların milli ve yerli olmasının, güvenilir ellerde geliştirilmesinin ne denli hayati olduğunu gözler önüne sermektedir.
Ne mutlu ki, Türkiye’de de yerel ihtiyaçları, yabancılardan çok daha iyi değerlendiren ve yerli sanayicinin beklentilerini yabancı yazılımcılardan çok daha iyi karşılayan yerli yazılım firmaları artık mevcut.
Bu yüzden yerli yazılımlara özen göstermek ve konuya yüksek düzeyli bir dikkat oluşturmak hem kamu yöneticileri için hem de özel sektör yöneticileri için fevkalade önemli bir sorumluluk olarak öne çıkıyor. Dünya’nın gidişatı bir kez daha teyit ediyor ki, artık milli yazılım olmadan milli üretim, milli üretim olmadan da milli yazılım istenilen şekilde gelişemeyecek.
