Günümüzde şirketler, sektörü ne olursa olsun hayatta kalabilmek için yazılıma gereken önemi vermek zorunda. Stok takibinden, malzeme ihtiyacına, planlamadan risk yönetimine, Ar-Ge planlarından, rakamsal verilere, krediler ve yasal defterlerden, uluslararası raporlamaya ve kalite yönetiminden, toplam verimlilik yönetimine kadar birçok sistemin bir arada çalıştığı entegre sistemler bütünü olan ERP, bir şirketin en önemli bilgilerini içinde barındırıyor.
Ancak sektörde “Paket Program” ve “ERP” sistemlerinin aynı hizmeti verdiği algısı oluşuyor. Oysa ki paket programlar şirketlerin belirli ihtiyaçlarına yönelik çalışıp günün beklentilerine cevap verecek halde hizmet verirken, ERP sistemleri şirketlerin hem bugünü hem de gelecekteki isteklerine göre esneyip, özelleştirilip, geliştirilebiliyor. Üstelik bunu yaparken şirketlere ekstradan alt yapı kurulum maliyeti de doğmuyor.
Paket programlarda çoğu yan ürün “bu da var” demek için basitçe yazılmıştır. CPM ERP de bir ürün var ise ihtiyacınız olduğunda kullanabilmeniz için ciddi ar-ge çalışmaları ile, en ileri seviye ihtiyaçlarda düşünülerek, alt yapısı hazır olarak yazılmıştır.
ERP ile paket programları arasındaki en önemli farkın “geliştirme” olduğunu belirten, yüzde yüz yerli sermaye ile kurulan Türkiye’nin lider ERP şirketi CPM’in Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Ahtagil: “Her sektörün veya firmanın özgün yazılım ihtiyaçları olabiliyor. Bir ERP sistemi sahibi iseniz Know-how’ınızı yazılım firmasına aktarıp onların geliştirmesini isteyebileceğiniz gibi bunu kendi bünyenizde çalışan mühendisleriniz ile de yapabilirsiniz.” dedi.
ERP Sistemlerinde Söz Şirketlerin
ERP sisteminin başka bir avantajına değinen Ahtagil, veri tabanına rahatça tablo ve alan ekleme yapılabileceğine dikkat çekiyor. Paket programlarda böyle bir alt yapının söz konusu olmadığını belirten Ahtagil: “Özellikle yabancı ERP sistemlerinde bir tablo veya alan eklediğiniz zaman sadece kendi yapısı üzerinden geliştirme yapmanıza izin verir. Yani sınırlandırılır. Ancak yüzde yüz yerli yazılım olan bizim ürünümüzde o sınır da yok. Alt yapımızın esnekliği nedeniyle lego mantığı gibi programa eklemeler yapılabilmektedir. Firmalar burada yazılım şirketlerine muhtaç kalmadan kendi gelişimlerini gösterebilirler. CPM ERP olarak biz buna fırsat sunuyoruz. Çalıştığımız markalara eğitimler veriyoruz. Çünkü biliyoruz ki günümüzde en önemli değer zaman tasarrufudur. ERP sistemiyle sunduğumuz hizmet sayesinde şirketlerin milyonlarca lira kar elde etmesini sağlıyoruz.” dedi.
Milyonlarca Dolarlık Tekrar Maliyet Riski
Türkiye’de 25.000 orta ve büyük işletme olduğunu ve bu işletmelerden sadece 7.000’inin ERP kullandığını belirten Ahtagil, bu oranın gün geçtikçe hızla arttığını söylüyor. Ahtagil;” Şirketlerin artan ihtiyaçları doğrultusunda milyon dolarlık alt yapılara imza atarak kurduğu yazılımların yetersiz kalmaları çok ciddi mali kayıplara yol açmaktadır. ERP sistemlerinde bütün akış süreçleri birbirine bağlıdır ve sonsuzluk vardır. Ne ihtiyacınız doğarsa şirket içerisinde onu da akış sürecine ekleyebilirsiniz. Paket programlarda ise hizmet limitlidir, devamı olmayıp, tüm iyileştirmelere ve geliştirmelere kapalıdır. Şirketlerin ERP sistemine geçişleri kısa bir sürede gerçekleşir.” dedi.